Ülkemiz Denizlerinde Bulunan Zehirli Balıklar...
İğneli (Kuyruklu) Vatoz
Dasyatis pastinaca
(Linnaeus, 1758)
Göreceli olarak geniş, ön kısmı gövdesine doğru üçgendir. Kuyruğu dar, uzun ve uzunluğu hayvanın başı ile kuyruk sokumu arasındaki mesafenin iki katıdır. Üst yüzeyi koyu renkli, alt kısmı daha açık renklidir ve belirli biçimde öne doğru çıkık olan solunum delikleri veya solungaç yarıkları gözlerine bitişik konumda bulunmaktadır. İğneleri, kuyruklarının kökünün yanından bir koruma silahı olarak dışarıya uzanan ve hançere benzeyen bir organdır. İğneli vatozun iğnesi, avını ele geçirmekten çok savunma amaçlıdır. Örneğin, bu iğnesini kendisine saldıran köpek balığının etine batırarak deler ve dışarıdan basınç uygulamak suretiyle keskin iğnelerini daha derine batırırlar. İğnenin alt kısımlarındaki deliklerden zehrini akıtırken iğnesi çıkmasın diye, iğnesinin kenarlarında dikenli tellerin dikenleri veya bit olta iğnesinin kancasının geriye çıkmasına engelleyen çıkıntısı gibi çıkıntılar vardır. Zehir, bir nörotoksin etkiye sahiptir. Sahil bölgesine yakın deniz dibindeki açık bölgelerde ve kumlu deniz dibine yakın yerlerde yaşarlar. Kuzeydoğu Atlantik Okyanusu’ndan, Akdeniz’e kadar uzanan bölgeler en yaygın oldukları yerlerdir. İğneli vatozlar, tipik olarak derinliği 60 metreden daha derin olmayan sığ sahil sularında bulunurlar. Haliç ağızlarında da bulunabilirler. Özellikle dibi kumlu veya çamurlu yerlerdeki hafif tuzlu sularda ve sahil lagünlerinde yaşarlar.
Vatozların çoğunluğunun vücut şekilleri, diğer balıklarınkinden çok köklü değişiklikler gösterir. Aynı zamanda, onları yakın akrabaları köpek balıklarından ayırt eden önemli anatomik farklılıklar sergilerler. Onların en belirgin özelliği, göğüs yüzgeçlerinin görünüşünün sıklıkla kanat gibi genişlemiş olmalarıdır. Bu geniş kanatlarıyla su içindeki hareketleri, yarasaların havada uçmalarına benzer. Bu kanatların gücüyle vatozlar, suların yüzeyini düzenli biçimde yararak ilerler ve geniş kanatlarının kendilerine sağladığı güçlü bir şekilde ileriye doğru itme özellikleri, onları dalgaların üstünde epeyce ileri mesafelere taşır.
İğneli vatozlar, genellikle deniz tabanına yakın yerlerde avlanma eğilimindedir. Bu balıkların çoğu ile ilgili özelliklerden birisi, kuyrukların kök kısmında zehirli iğneleri olmasıdır. Bu iğneler, öncelikle savunma amacıyla kullanılır fakat kendilerini tehlikede hissettikleri anda kuyruklarındaki zehirli iğneyi batırma eğilimindedirler. Sıklıkla sahile ve çoğunlukla kumlu yerlerin yakınlarına geldikleri için çıplak ayakla beklenmedik bir şekilde onların üstüne basarak vatozlarla temas eden yüzücüler için önemli ölçüde tehlike oluştururlar. Sıradan iğneli vatozların deniz dibindeki yerlerini saptamak aslında zordur ve bu yüzden dalgıçlar için tehlike oluştururlar çünkü çoğunlukla gözden uzak ve görünmez bir şekilde gömülü olarak kalırlar. Nefes aldıkları solungaç yarıkları, gözlerinin arkasında yer alır ve üzerleri açıktır.
Zehirli iğneli vatoz sokması durumunda, tavsiye edilen en iyi acil tedavi yöntemi olarak iğnenin etkileriyle savaşmak için enfeksiyon kapmış bölgenin sıcak su ile yıkanmasıdır. Enfeksiyon kapmış yerin sıcak su ile yıkanması ile, zehrin içindeki mevcut protein maddelerini denşirerek (denatüre ederek) etkilerini nötr hale getirir. En kısa sürede en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Bütün denizlerimizde sığ sularda bulunmaktadır.
Trakonya Balığı
Trachinus draco (Linnaeus, 1758)
Vücudu silindir şeklinde ve uzundur. Ağız normalden büyüktür. Alt çenesi yukarıya doğru çıkıktır. Çenelerindeki dişler küçüktür. Burnu çok kısadır. Başının yan taraflarında bulunan gözleri yukarıya doğrudur. Gözlerinin yan taraflarında ikişer, üçer adet dikenleri vardır. Bu dikenler solungaç kapaklarında da bulunur. Solungaç kapaklarının kaidesinde ve sırt yüzgecinin ilk üç ışınında zehirli bezler vardır. Vücut rengi gri-kırmızı, sert tarafları kahverengi, sarı, karın tarafları ise gümüş beyazıdır. Vücudun yan taraflarında ve karnında yukarıdan aşağıya ve önden geriye doğru siyah çizgiler bulunur. Başın yanlarında ve solungaç kapaklarında mavi çizgiler vardır. Maksimum uzunluk 45 cm (Karadeniz’de ise 36 cm); ortalama uzunluk 10-30 cm (Karadeniz’de ise 15-20 cm). dir. Akdeniz, Ege Denizi, Marmara Denizi ve Karadenizde 0 ile 150 m derinliklerde bulunmaktadır.
Bu balıkların dikenli sırt yüzgeçlerinden başka, operkulumları üzerindeki geriye doğru uzanmış bulunan dikenleri, viper türü zehirli yılanlarınkine benzer güçlü bir nörotoksik zehir taşımaktadır. Balık öldükten sonra de bu zehiri taşımaktadır. Dikenlerini batırdıklarında şiddetli ağrılı ödem ve yaralar ve nöromüsküler blokaj, kardiyovasküler ve solunum deprasyonlarına yol açarlar. Yaralar üzerine yılan zehirlenmelerinde olduğu gibi yaraların emilip, zehirin bir kısmının dışarı alınması ve bölgenin potasyum permanganatlı suyla ya da amonyakla yıkanması önerilmektedir. Ancak bu tür önlem geçici olduğu için zehire maruz kalan kişi en kısa zamanda karaya çıkarılıp bir doktora veya hastaneye götürülmelidir. İlk tedavi yapılmadığı takdirde balığın vurduğu kişi büyük acılar içinde kıvranır, zehir vücuda yayılır, vurduğu yerdeki hücreleri öldürüp sinirleri zedeleyerek eli, kolu veya bacağı sakat bırakabilir. Kalbi zayıf olan kişilerin bu konuda son derece dikkatli olmaları şarttır.
İskorpit
Scorpaena porcus
(Linnaeus, 1758)
İskorpit (Scorpaena porcus), Scorpaenidae familyasından bir balık türüdür. Yaşamı aynı aileden olan Lipsos ile aynıdır, sıcak ve ılık denizlerde, kayalık ve yosunlu diplerde yaşayan iri başlı bir balıktır. Bulunduğu yere göre esmer veya kırmızı renkte olabilir. 0 ile 800 metre derinliklerde dağılım gösterirler. Boyu 25-30 cm kadardır. Yüzgeç dikenleri deri altında zehir bezlerine bağlı olduğundan dokunduğu yerlerde iltihaplı yaralar açar. Eti oldukça lezzetlidir ancak dikenleri çok zehirli olduğundan yakalandığında dikkat edilmelidir. Dikenleri vücuda değdiğinde, deride kızarıklık ve şişlik meydana getiren bir balık türüdür. Zehir etkisini birkaç gün sürdürmektedir. Ayrıca halk arasında bu balığa "çarpan" denmektedir. Kıyıdan yem ile tutulabilen, izmarit avcılarının bol bol karşılaştığı bir balık türüdür. Genelde kumluk yerlerde bulunur ve tehlikelidir, özellikle acemi balıkçılar için daha tehlikelidir; kırlangıç gibi balıklarla karıştırıp iğnelerine temas edilirse, büyük acı verir. Tedavi için amonyak kullanılabilir. Bütün denizlerimizde sığ ve orta derinliklerde bulunmaktadır.
Balon Balığı
Lagocephalus sceleratus (Gmelin, 1789)
Bu tür balıkların karın bölgeleri beyaz renklidir. Yan taraflarında iki adet gümüş renkli şerit bulunan balon balıkları, bu yönleri ile ayırt edilebilmektedir. Maksimum 110 cm fakat ortalama 40 cm boylarındadır. Kumluk zeminlerde ve resif alanlarında daha çok rastlanılmaktadır. Denizlerimize Kızıl Deniz vasıtası ile göç edip, sonradan dahil olan (lesepsiyen) bir türdür ve Akdeniz ve Ege Denizi’nde kayıtları vardır fakat son zamanlarda Marmara Denizi’nde de kayıt verilmemiş olsa da balıkçılar tarafından görüldüğü bildirilmektedir.
Balon balığı Tetraodontidae familyasına ait bir balık türüdür. Zehirli etinden dolayı ticari değeri yoktur; tetrodotoksin (TTX) ihtiva ettiğinden kas felci yaparak nefes darlığı yaratabilmekte, dolaşım yetmezliğine bağlı ölümle sonuçlanabilen zehirlenme olabilmektedir. Genellikle taşlı ve yosunlu alanlarda yaşamlarını sürdüren balon balıkları, su diplerinde yatarak, kafasının üst bölümünde yer alan gözleri ile küçük canlıları ya da diğer balıkları avlamaktadırlar. Baharın gelmesi ile beraber, daha çok Nisan ve Mayıs aylarında, kışı geçirdikleri derin sulardan sahil bölgelerine, kimi zaman da acı su bölgelerine yönelmektedirler. Eti zehirli ve bu nedenle de değersizdir. Balon balıkları, kimi zaman 110 cm’lik bir boya kadar ulaşabilmektedir. Ağırlıkları ise, en fazla 7 kg olabilmektedir.
Balon balıkları her ne kadar zehirli olmasından dolayı avlanmasa ve yenilmese de, Japonya’da bu balık türü bir takım işlemler geçirmesinin ardından yemek için hazır hale getirilebilmektedir. Balon balığının zehrinin kaynağı olan tetradotoksin maddesi, 300 dereceye kadar ısıtıldığında bile bozulmamaktadır. Aynı zamanda bu zehir, tatsız, kokusuz ve renksizdir.
Japonya’da ve bu balıktan yemek yapılan ülkelerde, balon balığı yemeğinin hazırlanması, belirli yasalar ile kontrol altında tutulur. Ayrıca, bu balığın yemeği, konusunda çok iyi bir eğitim almış ve uzman aşçılar tarafından yapılmaktadır. Yanlış bir işlem, balığı tüketen insanı öldürmeye yetmektedir.
Varsam Balığı
Echiichthys vipera (Cuvier, 1829)